Mehmet Ali Birand-Bir Ömür Ardına Bakmadan

This post has already been read 12506 times!

Değerli dostlar kitap okumayı ve her bir kitaptan ders çıkarmayı ve de önceki okuduğum kitaplardaki bilgilerle ilişkilendirerek yep yeni oluşumlara doğru yolculuğa çıkmaktan keyif alırım. Kitap okumayı o kadar çok seviyorum ki; kitap okuyamadığımdan sağ veya sol kolumu kayb ettiğimi his ederim ve sanki vicdan azabı çekerim, kitaplara karşı görevimi yerine getiremediğimin suçluluğunu yaşarım.

iş dünyası, yönetim, felsefe, insana dair, inanış, moral değerler… vb konuları içeren kitapları okumanın yanısıra yüz yılların birikimini, yaşanılan dönemin ekonomik, sosyolojik, politik yaşamı ile ilgili ilk ağızdan şahitlik eden ünlü kişilerin biyografisini veya otobiyografisini okumanın keyfi anlatılmaz hani derler ya yaşanır.

Okuduğunuz biyografiler veya otobiyografilerde o kişilerin gerçek dünyalarının,  görünen, görünmeyen veya bilinen, bilinmeyen; görüldüğü, bilindiği halde yeterince anlaşılamayan kimliklerinin, hayat anlayışlarının, başarılarının köklerinde nelerin yattığını okuyarak anlayabiliyorsunuz, görebiliyorsunuz ve de kendi yaşamınızdaki zorlu anlar, keskin virajlar ve bu virajlar sonundaki yeniden şekillenen oluşumlarla ortak yönler bulabiliyorsunuz. Belki de kendinizi o biyografinin bir paragrafında, bir satırında veya satır arasında bulabilirsiniz. Kendi yaşam çevriminizi bulamazsanız bile belki de büyük babalarınızın, büyük annelerinizin, anne ve babalarınızın yaşam çizgilerini o biyografide görebiliyorsunuz.

Sözü nereye getireceğiz? Yakın zaman da okunan Sn.Can Dündar tarafından kaleme alınan Birand – Bir Ömür Ardına bakmadan kitabına gelecek söz. Öyle bir kitap ki nefes almadan yüzüncü sayfaya geldiğinizin farkına birden bire varıyorsunuz geldiğiniz yüzüncü sayfaya kadar Sn. Birand’ın aile kökleri, ilkokulu yılları hayatında değişime yol açan Galatasaray Lisesi yılları, alınacak ilk derslerden birisi kaybedilen bir sınıfın kendisine kazandırdıklarının ispatı.

Evet sayın Birand bir yıl sınıfta kalıyor ama tekrarladığı sınıftaki dostları ve kendine gelen güveni ile uzun yılların başarısının kök nedenleri algılanabiliyor.

Kalınan bir sınıfın, kaçırılan bir tren veya uçakın ardında oturup yas tutmak yerine ileriye bakıp bu aşamadan sonra ne yapılabilir geleceğe bakabilmek. Kayıpların ardına bakmak değil? Kayıplarda takılıp kalmak yerine, bu kayıpları bize yönelik gerçekleştirilen geri beslemeler olarak kabul edip, kayıplar sınucu oluşan bu geri besleme ile başarılı kilometre  taşlarını nasıl kat edebilirize bakmaya ne dersiniz?

BAŞARISIZLIKLARI BAŞARILI OLABİLMENİN GERİ BESLEMESİ OLARAK GÖRMENİZ DİLEĞİYLE; ARDINIZA BAKMADAN GELECEĞE ODAKLANARAK HUZURLU YAŞAMLAR YAŞAYIN

SEVGİLER

Aysel Evran

 

 

Share

You may also like...